7 Eylül 2009 Pazartesi

Kewell from Galatasaray...
















kendisi asaleti ve mükemmeliyetçiliği ile tam bir başak burcu. her ne kadar bu burca kıl payı dahil olsa da. işte bu asalet sebebi ile yakışıyor galatasaray'a.

çok değil 1 sene önce bir alt yazıda gördüm ismini galatasaray'la birlikte. aylardan temmuz belki de haziran'ın sonu idi. tekrar baktım, aklıma leeds united maçında kart gördüğündeki sevincim geldi, yine gülümsedim. galatasaray maçları dışında çok fazla maç seyretmediğimden, atıp tutacak kadar bilmiyordum oyununu, tek bildiğim iyi topçu olduğu idi. saçları kısalmıştı o yıllardan bu yana ve sanki seneler yüzüne daha bir sevimlilik eklemişti, hani bazı insanların yaşı ilerledikçe çizgileri daha sevimli kılar ya onları, öyle bir şeydi işte.

gerçek midir, değil midir derken 3-4 temmuz gibi resmi sitemiz açıkladı transferini, kewell artık galatasaraylı idi.
ilk kez giydi o formamızı ve de golü buldu kayseri'ye karşı, daha bismillah demiştik ki o gol sevinci yaşıyordu. işte galatasaray taraftarı o gol sevincini yaşarken anlamıştı artık her gol sonrası onun yüzüne bakmak istediğini. çok tepki almış turuncu formamızın satışları patlamıştı, sırf ona yakışıyor diye. turuncu forma alıp arkasına kewell yazdırmak ritüeldi artık, hele bir de kumral açık tenli iseniz, sizden iyisi yoktu. zaten golleri dizdiğimiz konyaspor maçında golü kaçırınca çocuklar gibi üzülmüştü de baros teselli etmişti onu, işte o zaman bir şeyi daha anlamıştık, bu adam hep gülmeliydi. üzüntüsünün sevimli bir yanı olsa da biz onu gülümserken görmeliydik.

bundan sonrası çok güzel gitti kewell ile. yeri geldi topa bilmem kaç metreden vurdu, bordo'ya attığı gol gözlerimizi şaşı etti. takım zor durumlara düştü ama o yılmadı. defansımız oldu. yeri geldi oyuna 92. dakikada sokuldu, ama yine gıkı çıkmadı, işini yaptı sadece. biz bir sene içinde onu göğsümüze bastık, sakatlandığında ödümüz koptu, sahalara döndüğünde nazar duaları okuduk. bu taraftarın bu kadar kısa sürede kalpten bu kadar sevdiği kaç yabancı oyuncu var ki?

şimdilerde orda burda haberler okuyorum "yedek olduğu için küskün", "gitmek için gün sayıyor", "galatasaray'ın bizimle kal teklifini reddetti" diye. insanın inanası gelmiyor ki bunlara! gözleri galatasaraylı gibi bakıyor, galatasaray'a gönül veren biri bunu çok rahat anlar, hepimiz anlıyoruz. geçen sezon uzatmalarda oyuna sokulurken, yedek kalırken, mevkisinde oynamazken kırılıp darılmadı da şimdi mi yedeğim diye darılacak? taraftar o oyuna girsin diye ortalığı inletirken, rijkaard gibi bir hocanın ilk 11'i özel insanlardan oluşturmak gibi bir amacı olmadığını bilip sadece taktik icabı yedek olduğunu bilirken mi kırılacak galatasaray'a ve gün sayacak? ben bir taraftar olarak hiçbir şekilde inanmıyorum bunlara. evet belki de gidecek, hatta ne yazık ki yüksek ihtimalle gidecek ama bunun sebebi galatasaray'a kırgınlığı olmayacak.

bizler bu yıl transfer haberleri ile coşmuş taraftarlarız. yönetimden şimdi beklediğimiz ise ne yapıp edip bu adamın ve eşinin ikna edilmesidir, bu kadar çok sevdiğimiz bir yabancı (ne yabancısı aslında değil mi?) bizlerle kalmalı. bizler daddy cool melodileriyle onu belki yıllar sonra anarız, bu yıllarda daddycool onun attığı gollerin müziği olmaya devam etmeli.

o yüzden gitme kal harry, gitme kal bu şehirde, kal bu renklerle!

Hiç yorum yok: