25 Nisan 2012 Çarşamba

Mayıs'a ramak kala...

Yeni kayıt gireyim diye bir geldim ki, bizim blog şekil yapmış :) alışacağız artık, hoş olmuş bence...

Dostlar bugün performans görüşmem var. yok valla zamdı, primdi, terfi idi hiç umrumda değil. başıma gelen onca tatsızlıktan sonra, moralimi bozacak bir şey söylenmesin, hayırlısı ile gelsin geçsin bana yeter. zaten hiç beklentimin olmadığı bir sene.

Üstelik performansı yapacağım, bağlı olduğum direktör Fenerbahçeli. hayır Fenerli olduğunu biliyordum da, fanatik olduğunu bilmiyordum. klasik derbi sonrası tuttuğu takımın atkısı ile gelip, kravatını takanlardan. işte bir de yöneticin olunca bir şey diyemiyorsun. dün Fenerbahçe atkısı koyduğu sandalyede 5 dakika geçirdim. yahu bari kendi sandalyene as, misafir sandalyesini niye asarsın. düşünsenize, güçlüler dünyası işte, zaten üzülmüşüm, kahrolmuşum her kaçan golde, sesim kısık gelmişim işe, bir de bu sahne :(

Her neyse bugün işte kendisi ile performans görüşmem var. şurda güzelim Mayıs kendini hissettirirken, Fenerbahçe atkısı yanımda tüm sene iyi çalıştığımı ispatlamam lazım. üstelik hiç hazırlanmadım :(

O zaman ben blogdu, işti güçtü bırakıp, şu görüşmeye hazırlanayım değil mi ?

Bu arada yediğim tüm muzlara, armutlara, elmalara (hem de her gün), içtiğim 3-4 kadeh şaraba, ve de haftasonu dayanamayıp yediğim meyve salatalı bir cup dondurmaya rağmen, kilo almayı bırakın, vermişim yine.

Demek ki Dukan'ı kendime modifiye etmeyi başardım, meyveli dukan :)

he kilom mu ? 57.2 efenim. Başlangıç noktamın 66 olduğunu da hatırlatayım da ;)

17 Nisan 2012 Salı

bahar gelecek misin?

geçen senenin baharı getiren günü bana : 16 Nisan

Söz verdiğimiz ve alyansları parmağımıza geçirdiğimiz günün üzerinden tam 1 sene geçmiş.

o alyanslar bir ömür bizlerle kalsın...

Bahar geldi mi, geliyor mu derken; yağan yağmurlar gösterdi ki, yok anacım gelmemiş bu mevsim sanki. yağmur yağmasından öte, bahar yağmuru gibi yağmadı ki mübarek...

Hafta sonu güzel havada bir İzmir planlamıştık, hmm tur güzel oldu ama hava için aynı şeyi söyleyemem doğrusu.

Olduça zor gittik İzmir'e. 2 hafta önce, babacığımın ameliyat durumunu öğrenince, üzerine bir sürü para bayılıp değiştirdiğimiz biletlerden bana ait olanı yine kullanılamadı, niye mi? ofisten çıkamadım, iş fenaydı ve Cuma akşamı kaldım ofiste. Kocamı İzmir'e gönderip, ben baba evine gittim. Sanırım özlemişim eski yatağımda uyumayı, gidemeyişim sinirlendirse de eski yatağımda bir gece ve aprtman arkadaşımla eski günlerdeki gibi muhabbet iyi geldi. e Cumartesi ilk uçakla (kargalar kahvaltı etmeden) yetiştim İzmir'e ben de.

Kahvaltı diyince.. benim dukan hafta sonu azcık yalan oldu yahu. her iki sabah da yarım simit (aa gevrek o gevrek :)) yedim, ne kepeğim vardı ne ekmeğim, ne yapayım :(

he bir de akşam sofrasında balığa eşlik eden sarmalardan da azcık kaçırdım, ya sanırım pişmen değilim:s

Salon tam bir derbi tasarımında, masanın yeri değiştirlmiş, büyük televizyon buraya alınmış, hatta elektrikçi çağırılmış ki şöyle ailecek maç seyredelim. evet yağmura takıldık işte, ailecek survivor izlemek durumunda kaldık yani :)

Pazar nispeten daha iyi bir havayı İzmir'de bırakıp, 2 saat rötar yapan uçağımızla döndük şehrimize.

artık kaldığımız yerden, iş güç, koşturmaca devam edeceğiz.

dukanı da nasıl olsa bozuldu diye bırakmadım vallahi, sabah yoğurt, yumurta, peynir üçgenimi kurdum yine. ben istediğim kiloya ineceğim, kaçarı yok.

akşam da İnönü deplasmanından 2-0 galip çıkınca değmeyin keyfime vallahi...

çalışmak lazım tabii. amaan çalışırız, ne yapalım di mi? Sağlık olsun da...

7 Nisan 2012 Cumartesi

önce sağlık olsun da...

hani başımıza kötü bir şey geldiğinde, bir şeye gereğinden fazla para ödediğimizde,  değerli bir şeyimiz kaybolduğunda veya çalındığında, ya da ne bileyim bir maçı kaybettiğimizde, bir işe alınmadığımızda, zam alamadığımızda vesaire vesaire... deriz ya : sağlık olsun!

insan sağlık olmayınca, bu söylenen sözün ne kadar değerli ve aslında yerinde olduğunu anlıyor hep. her şey düzelince, yine gündelik sorunlar başlıyor can sıkmaya ama işte kendinin ya da bir yakınının sağlığı riske girdiğinde, o "sağlık olsun" lafının en iyi dilek ve temenni olduğunu anlıyor insan.

çok şükür babamın ameliyatı iyi geçti. hafta sonları, annemi dinlendirmek ve evindeki işlerini yapabilmesi adına ben bekliyorum hastanede. şu anda da hastane camından, güzel bir bahar gününü seyrederek yazıyorum bu yazıyı, babam "hava güzel, gezemiyorsun" dedi demin, kucağındaki kırmızı kalpli yastığı ile uykuya dalmadan hemen önce.

aman be baba...

önce sağlık olsun da, daha baharın başındayız, her hafta sonu gezerim ben.

önce sağlık olsun da, işyerindeki problemlerim elbet bir gün biter, olmadı başka iş bakıveririm değil mi?

önce sağlık olsun da, bu ay değil, 3 ay sonra para biriktirmeye başlarız belki.

önce sağlık olsun da, şu 20 gündür hiçbir şey yemememe rağmen gitmeyen kilolar biraz daha kalıversin.

her şeyden önce, ama her şeyden önce, sağlık yanımızdan ayrılmasın yeter ki...

he bu arada kilo demişken ;)  yaklaşık 20 gündür 60.4 rakamında takılan tartı vardı, hatta evvelsigün akşam hastanedeki tartıda da 60.5 çıkmıştım. bugün yine çıktım burdaki tartıya, 59.6 dedi valla :) demek ki ben pes etmeyince (tamam meyve, light meyveli yoğurt filan yedim, 1+1 kuralına da pek uyamadım ama) vücudum pes etti ve kilo vermeye devam edecek.

herkese bu güzel, güneşli havada güzel bir haftasonu diliyorum :)