21 Aralık 2015 Pazartesi

aşerme sanki yalan da acıkma diye bir gerçek var :)

birçok hamilenin kafasının karışık olduğu bir konu : Nasıl beslenmeliyim? bu konuda hamileler ikiye bölünmüş gibi. 1. grup "ben mutlu hamile olacağım, tadını çıkaracağım" derken, diğer grup da tam tersi sağlıklı beslenme peşinde.
yemeğe olan düşkünlüğüm ve rahatlığım sebebi ile ilk gruba dahil olurum sanmıştım, ama yanılmışım. açlık şekerimin yüksek seyretmesi, doktorumun epigenetik (anne karnında bebeğin koşullarının, annedeki genetik hastalıklarının aktarılması şeklinde yazılabilir belki)  hakkında makaleleri okumam ve bu işte tek sorumluluk beslenecek kişinin kendim olmadığı gerçeği beni bundan men etti.

zaten ilk haftalar bulantılardan bulantı beğendim. yiyebildiğim şeyler patates, ekmek filan olunca 3 ayda almıştım bir 5 kiloyu. sonra da evde tadilat, dışarıdan yemek derken, kilo miktarı 20.haftada 8 olmuştu. elbette mide bulantılarının bitmesinin verdiği açlıkla ne bulduysam yemiş olabilirim.

sonra bana bir bilinç geldi. karnımdakini düşünüp sorumsuz davranamazdım. rafine şekeri oldukça azalttım, haftada 1-2 den fazla almadım. evde oturdum pekmez, kuru meyve ve yulaf ile kurabiye yaptım, ara öğünlerde sütle onlardan yedim. her gün yumurtamı, günde 4 porsiyon süt ürünü, 3 meyve (bunu 4-5 yaptım ama doktor çok kızdı), kırmızı et, baklagil, ceviz yemeye dikkat ettim. porsiyon miktarlarını doktorumun söylediği kadar küçük tutamasam da elimden geleni yaptım. havaların bozması ile yürüyüş de yapamadığımdan midemi zıplatacak ve beni uyutmayacak gıdalardan uzak durmaya çalıştım. şeker yükleme testini korku ile yaptırıp, negatif sonucu alınca bu sağlıklı beslenme planım aksadı tabi. yani bu ayı geçen ayki kadar sağlıklı kapatamayacağım sanırım. aldığım kilo miktarına hiç girmiyorum, sadece doktordan doktora tartılıyorum çünkü.

beslenmede en tehlikeli şey ise "acıkmak". sürekli acıkıyorum, çok yersem reflü oluyor, az yersem daha da sık acıkıyorum. sanki 1 saat önce yemek yiyen ben değilmişim gibi oluyor, ara öğünler de kesmiyor beni artık, açlık git gide artıyor sanki. şu ana kadar hiç aşermedim, ama açlık hissim varsa önüme o an gelen şeyi yeme eğilimim var (aile sofralarında helvalar, profiterol götürmemin sebebi budur). baktım ki olacak gibi değil, her acıkınca ceviz, peynir filan yiyorum ki şekere saldırıp çocuğun ilerde diyabet hastası olma ihtimalini arttırmayayım (bu arada tüm aile diyabet bizde, bende de eli kulağında olabilir).

idealde uymaya çalıştığım ideal beslenme planı şöyle (hayaller paris gerçekler muş tabi, ama elimden geldiğince diyelim):

Uyanınca:
1 sofra kaşığı pekmez veya kuru meyvelerden şekersiz hazırladığım 1 kaşık marmelat ( kabızlık sorunu varsa marmelat, yoksa pekmez yapıyorum). bir taraftan da işe götüreceğim yumurta kaynıyor ocakta.

Kahvaltı:
yumurta
peynir ( doktor kibrit kutusu deyince şok geçirdim, ben 2-3 katı yiyorum sanırım)
1 dilim tam tahıllı ekmek (haftada 1-2 simit oluyor)
tahin-pekmez (haftada 2-3, 1 tatlı kaşığı)
domates, salatalık, maydanoz, roka vs
3-4 zeytin

Ara:
2-3 kuru kayısı ve 3-4 ceviz ( meyveleri, yani karbonhidratları mümkğn mertebe yağlı tohumlar ve süt ürünleri ile tüketiyorum, yine şekeri dengede tutmak için) doymaz isem bir tane donane activia

Öğlen:(akşam ile değişebilir)
3-4 köfte kadar et (ya da balık)
yarım porsiyon baklagil yemeği (genelde ben piyaz yapıyorum)
1-2 kaşık bulgur pilavı (bazen diğer öğünde sebze yemeğinin içine bulgur koyuyorum)
bol yeşil salata (limonlu ki etteki demirden C vitamini desteği ile yararlanabileyim)

Ara:
1 tam tahıllık ekmek ve peynir
veya bir meyve ve bir bardak süt / yoğurt
bu öğünde genelde 5-10 fındık/badem de ekstradan yiyorum


Akşam: (öğlen ile değişebilir)
zeytinyağlı sebze yemeği
yeşil salata, bol limonlu
1-2 kaşık bulgur pilavı (veya 1 tam tahıllı ekmek)

Gece yatmadan 2 saat önce : çok şekerli olmayan bir meyve (mevsimden dolayı nar, kivi, ananas filan olabiliyor) ve 1 bardak ılık tarçınlı süt

Bu menüye standart bir günde uymak kolay. çünkü öğle yemeğimi evden götürüyorum, zeytinyağlılarımda pirinç yerine bulgur, kinoa oluyor, ve yağ miktarı/türü benim elimde. ama dışarıdan yediğimde az da yesem midem ağrıyor, reflü azıyor (yağdan dolayı). bir de karbonhidrat kaçamağım çok oluyor dışarıda, kalabalık arkadaş ortamında veya hafta sonu kahvaltılarında.

bunun dışında hafta içi atıştırmalarım için bazen yulaf, kuru meyve, bal ve pekmez ile hazırladığım kurabiye eşlik ediyor bana. eğer kahve içeceksem sıcak sütün içine birkaç damla filtre kahveyi tercih ediyorum. haftada 2-3 türk kahvesi keyfim var ama. zaten istesem de reflü çayı kahveyi eskisi kadar tüketmeme izin vermiyor.

bu dönemde yemeklerime de yeni bir soluk geldi. ne bileyim balkabağı filan pişirdim, kinoadan kısır tarzı şeyler ürettim, mücveri tam buğday unu ile fırınsa pişirdim filan. ama yine de rafine şekerim tadını bilen bünye arada arıyor, mesela hafta sonu starbucksta koca bir havuçlu keki götürdüğüm doğrudur :) ya da kayınvalidemin yaptığı sıcacık böreğe gömüldüğüm de. işte böyle durumlarda ne yediğimi bilmeye çalışıyoum, bu bir karbonhidrat diyorum, ani şeker yükselmesini engellemek için yanında ayran, süt vs içiyorum ve mesela akşam yemeğindeki pilav/ekmek den yemiyorum artık.

sanırım başından beri bu düzenle gitseydim hem şekerim çok düzenli gidecekti, hem kızımı daha sağlıklı besleyecektim, hem de ben gereksiz kilo almış olmayacaktım. ama oldu bir kere, geriye bakmaya gerek yok.

öyle ki bu beslenme düzeni ile 20-24 hafta arası ben hiç kilo almadan Alisa'nın iki katı ağırlığa erişmesini başardım. bu ay o kadar iradeli gitmiyorum ama yine de kontrol hala bende.

benim hamilelikte beslenmeye bakışım kesinlikle "hamileyim ne istersem yiyeyim" değil. o bebekten ben sorumluyum ve elden geldiğince bir sürü katkı maddesi içeren basit abur cuburlardan (bisküvi, kek vs) ve de bebeğe o halde hiçbir faydası olmayan basit şekerden kaçınmam gerektiğini düşünüyorum. hem kızımın ilerde metabolik hastalıklara meyilli doğmaması hem de kendimin bundan sonra hayatına sağlıklı ve fit bir anne olarak devam edebilmesi için.

Hiç yorum yok: