7 Aralık 2015 Pazartesi

hayat değişiyor mu? evet sanırım değişiyor :)

hamileliğin balayı dedikleri haftaları hızla tüketmekle meşgulüm bu aralar. mide bulantısı yok, rahatsızlık seviyesinde reflü yok, enerjim yerinde, eh pek hasta da olmuyorum gibi (son kan sayımında lenfositler düşük çıktı gerçi, herhangi bir virüs, bakteri çok kolay hasta edebilir beni ama üzerinden durmuyorum:)) tamam biraz da bel ağrıları başladı ama genelde ısrarla ayakta durduğum zaman oluyor.
evde çok istediğim tadilatı yaptırdım. yepyeni bir mutfağım, banyom ve misafir tuvaletim oldu. bir taraftan da yatılı bakıcıya hazırlık çalışmaları diyelim. he ev mi? yok benim hala evim yok. ben kirada oturduğu evi de benimseyip, "otururum ben burda yaa" diye masraf yapabilen, büyüklerimizin "cık cık cık, kiralık eve masraf mı yapılır, hatta kira mı ödenir, kira ödeyeceğine kredi öde" diye bilip bilmeden attığı akılsız genç kuşaktanım ;)
Alisa ile 24 haftayı devirdik. kendisi ile sadece Kasım ayında iki yurtdışına seyahat ettik. yani iş güç tam gaz devam. he ağustos ayında o kız kıza tatil diye kendisini Sakız'a götürmüşlüğüm de var tabi. Gerçi artık annesinin gezgeçliğinden sıkılmış olacak ki, biraz fazla yürüyünce şikayetlenmeye başladı karnımın içinde, ille biraz otur diyor yani :)
Detaylı ultrason işini de hayırlısı ile atlattım. valla kimse perinatologlara verilen paradan şikayet etmesin. tıp bilimine saygım arttı yeniden, bebeğin kalbinin odacıklarında gezinen temiz kan kirli kana kadar görebildik. Çok şükür gözlemlenebilen bir sıkıntı yok. Doktorumun yönlendirmesi ile Şişli Mariott binasındaki Recep Has'ın muayanesine gittim. Oldukça ciddi bir adam, yani ultrasonda bebeği görür görmez "ayyy çok tatlı, canımm, ay şimdi uyuyor mu, ay babasına mı benziyor" diye başlayanlardansanız, adam size pek ciddi gelebilir (burda iğneleme yoktur, sonuçta evlat bu, ilk tepki bu olabilir, herkes benim gibi olacak diye bir şey yok, ben nedense ekranda yazanlara, ölçülere vs takılıyorum ve her şeyin yolunda olduğunu anlayınca sevgi faslına geçebiliyorum). Muayanesi beni ciddi tatmin etti. o muayanesini yaparken ve asistanına notlarını aldırırken susup en son "sormak istediğiniz bir şey var mı" dendiği an sorularınızı sıralarsanız hepsini dikkatle cevaplıyor.
Tüm bunları atlattık ama benim için asıl "challenge" 4 Aralık günü Ebru Saraç randevusu idi. yani kadın doğum doktorum :) ilk 20 haftada 7 ayda almam gereken miktarda kilo aldığım için çok kızmıştı. napıyım ilk aylar bulantıdan dolayı somon somon ekmek (aç kalmam yani kalamam), sonra da tadilat yüzünden hep dışardan söylenince böyle oldu. tamam mide bulantılarının geçmesi ile birlikte kendimi çikolata bisküviye de vermiş olabilirdim ama geçici bir durumdu. 20. hafta kontrolünde diyabet yatkınlığım, aile hikayem ve Ebru hanımın "kızının diyabet, obez olma ihtimalini arttırırsın, bu konuda makaleler var epigenetik üzerine, aç oku" uyarısı ile kendime geldim. ne de olsa işi gereği sürekli tıbbi literatür okuyan biriyim, doktor beni doğru yerden yakaladı. işte o muayaneden kulağıma küpe bu hikayeler, günde tüketmem gereken 4 porsiyon süt ürünü, baklagil, ceviz, ekmek, et, meyve miktarları ile çıkmıştım. sonrasında yeni mutfağımın da etkisi ile başladım sağlıklı beslenmeye. hayatımın hiçbir döneminde bu kadar sağlıklı beslenmemiş olabilirim. yoğurt, süt, kırmızı et, baklagil, ceviz, badem, pekmez, tahin, meyveyi mutlaka proteinle tüketmece, litre litre su tüketimi derken 1 ayı tamamladım. şekerli ve hamurlu gıdalardan uzak dur demişti. ama 3-4 tatlı kaçamağım ve bir mantı vukuatım oldu 24-28 hafta arasında (ay hamileyim ben ya diye isyan edesim var ama Ebru hanımın buna cevabı "hamilelik bir kadının en özenmesi, dikkat etmesi gereken ay, başka bir candan da sorumlusun" olur). he bir de kural olarak koyduğu 3 porsiyon meyveyi geçmeme kısmı çok zordu. evet ben akşamları çeşit çeşit meyvelerden meyve salatası yapan bir insandım, ne demek bir mandaline ya da bir yarım muz 1 porsiyon :) daha fazla uzatmadan özet geçeyim, 4 Aralık'da tırsa tırsa Ebru hanımın odasındaki tartıya çıktım ve o da ne gram almamıştım gram. Ebru hanım sevinçli ama bende bir panik, "ay her şeyi yedim, süt yoğurt kefir ceviz et balık; nasıl olur, bebek de mi kilo almadı yani" modundaydım ki, kadın kendinden emin "büyümüştür o" dedi. gerçekten de Alisa 300 gramdan 700 grama çıkmış. matematiksel olarak ben bu durumda kilo bile vermiş oluyorum ki bu iş bu menü ile nasıl oldu, hiç anlam veremedim. neyse doktorum mutlu, ben mutlu çıktım Fulya Teras'dan :)
ertesi gün yani Cumartesi günü ise annemi diyabet hastanesine götürmüştüm. kendim de aç gittim ki şeker yüklememi yaptırayım, sonuçta şeker konusunda içi çok rahat olmayan bir hamile için doğru adresti burası. yüklemeyi yaptrdım, gebelik şekerim yokmuş:) doktor açlık şekerimin yüksek seyretmesinin genetik olabileceğini, bebeğimi korumak için mümkün mertebe basit şekerden uzak durmamı önerdi (Perinatologdan sonra endrokronolog da aynı yorumu yapınca, bizim Ebru hocanın eli kolu uzun diye düşündüm, ya da gerçek her yerde gerçekti :)).
ben yine de  kilo almayışımın ve şeker yüklemesini atlatmış olmamın şerefine, haftasonu şekerli bir sahlep, kazandibi, çikolatalı muffin ve kahvaltıda bal kaymak götürdüm. hafta sonunun günahı olmaz bence :)
hamileliğin sağlık dışındaki işlerine gelince, daha yavruya Chakra'da indirime giren havlu dışında bir çöp bile almadım. ama çekirdek arkadaş grubunda son doğum yapacaklardan biri olarak yakınlarımdan bayağı bir nevale topladım. bebek arabasını da Emre'nin ablasından alacağız. Açıkcası bu tarz "geçici demirbaş"ları eğer mümkünse almama taraftarıyım. içme sinecek şekilde tedarik olmayıp aldıklarımı ise yine can ciğer dostlarımın çocukları kulansın isterim. tüketim, tüketim, tüketim üzerine kurulu bu düzene az da olsa baş kaldırmak gerekli bence. zaten bebek öyle bir şey ki (yaşamadım ama eminim), insan onun için tüketmekten, seçmekten hiç nefes alınmıyor bence, azaltmakta ve halen kullanılabilir eşyaları çöp yapmamakta fayda var diye düşünüyorum.
tüketmek dedim de bir post da hamilelik kıyafeti üzerine yazayım bak. onları çalışan kadın olarak genelde almak gerekiyor çünkü, elbette onda da dikkat edilerek ve doğru seçimlerle şık bir hamile olmanın yolları var.

havalar da soğumasa iyiydi di mi ? :)

2 yorum:

modaperestt@blogspot.com dedi ki...

Bütüüüünnn yazıyı okudum :) Evet, zevle okudum :)

http://www.modaperestt.blogspot.com.tr/

lamore del calcio dedi ki...

teşekkürler :)