7 Eylül 2009 Pazartesi

KAŞ


Ulaşımı her türlü zor. uçak ile gitseniz 4-4.5 saatlik bir yolculuk beklemektedir sizi. Antalya'dan, Kemer-Olimpos-Kumluca-Finike güzergahında. Ama yol yine de güzel, nihayetinde sağınıza yeşil dağları, solunuza alabildiğine maviyi alıp ulaşıyorsunuz cennete. Otobüs ile gitmek ise istanbul'dan 15-16 saat alıyor, bu yolculuk ise çok bunaltıcı, ama ne zamanki kalkan'ı geçip Meis Adası ile Kaş'ın oluşturduğu o müthiş coğrafya'yı görüyor insan dağın tepesinden inerken, işte o zaman ne kadar doğru bir yolculuk yaptığını anlıyor.


Kalınabilecek en güzel yer kesinlikle Küçük Çakıl Plajı'na paralel uzanmış oteller, plaj dendiğine bakmayın kum, kıyı olayı yok, suya uzatılmış platformlar. Kalınabilecek otellere geri dönersek, Likya, Linda, Çakıl, Medussa, Nur otel gibi alternatifler var bu kıyıda. Hele ki bu otellerin denizi ve Meis'i gören odalarından birini ayarlayabilirseniz, geceleri süper manzara eşliğinde odanızda bile yudumlayabilirsiniz şarabınızı.

Küçük Çakıl'a gelince denize oldukça kısa kıyıları olan 5-6 tane tesis yan yana. Hepsinde sistem aynı, giriş yapıyorsunuz, şemsiye ve şezlongları kullanıyorsunuz, bunlar için ücret ödemiyorsunuz, ancak bu tesiste yiyip içmeniz şartı ile, gerçi tüm gün sadece su bile içseniz bir şey demiyorlar ama rahatını kimse bozmuyor zaten, orada yiyor. En tavsiye edilebilecek olanı hem Derya Beach kadar limana yakın olmayan, hem de Medussa gibi çok dalga almayan Çınarlar beach. Bu arada Derya Beach, sizi hiçbir işaret olmayan, rezerve filan yazmayan ve kurulduğunuz şezlonglardan "buraya önemli bir misafirimiz gelecek" diye kaldırabiliyor. Bu tesislerde içecek fiyatları oldukça makul, yemekler ise normalin biraz üzerinde ama tesis girişine hiçbir para ödenmediği düşünülünce bu da normal geliyor. Deniz ise anlatılmayacak kadar güzel, gözünüze bir gözlük takıp-suya dalamıyorsanız tabii- yüzerken kafanızı azıcık suya sokmanız yeterli, gümüş rengi balık sürüleri ile beraber yüzüyor gibisiniz. Suyun sıcaklığı ne düşük ne fazla, yalnız arada kaya diplerinden gelen soğuk su akıntıları içinizi ürpertebiliyor.
Küçük Çakıl'a alternatif olabilecek başka bir plaj ise Büyük Çakıl. Burası ise Küçük Çakıl'a dolayısı ile aşağı yukarı merkeze 500 m uzaklığında. Sıcakta yürümeyi göze alabiliyorsanız yürüme mesafesi, ama yine de hemen Küçük Çakıl'ın başındaki taksi durağından bir taksi tutmak mantıklı. Buranın adının Büyük Çakıl olmasına bakmamak lazım, oldukça küçük bir kıyı, yine de yurdum insanı bu kıç kadar yere 6 tane işletme sığdırmış. Burası Küçük Çakıl'a göre daha salaş bir yer, müzik yok ama deniz daha bir berrak, soğuk akıntılar ara ara daha bir ürpertiyor insanı.
Gidilebilecek diğer müthiş bir plaj ise Kaputaş Plajı. Dalgalar çakılları sürüklüyor-müthiş bir ses-, denizin mavisi 5-6 ton, inanılmaz bir görüntü. Yalnız bu plajda tesisleşme neredeyse sıfır, istenilen gölgeyi sağlamak çok zor, yani tüm günü geçirmek için güneşin altında malak gibi yatmayı sevmek lazım.
Kaş'tan bir minübüs ile bir saat civarı bir yolculuk ile Patara'ya gidilebilir ama ağustos ayında iyi bir fikir değil, tamamen kum, derinleşmesi için 100 metre yürümek gerekiyor, kuma her basışta birinci derece yanık tehlikesi var. Gölge denilen şey şemsiyelerle bile zor, güneş resmen şemsiyenin kumaşını geçip vücudunuzu yakabiliyor. Yine yarım saat mesafedeki Kalkan da ayrı bir alternatif ama Kaş varken burda da insan kalmak istemiyor.
Turist rehberlerinde övülen Gömbe Yaylası ve Elmalı'ya gitmek çok mantıklı değil, gidiş-dönüş 5 saat alıyor ve görecek pek bir şey yok, tabii eğer iyi kötü birkaç yayla görmüşlüğünüz varsa.
Akşam yemeği için tercih edilebilecek mekanlar; Mama's Kitchen (bi lokma), Spagetthici, Dolphin olabilir. Mama's Kitchen anne böreği ve el mantısı ile ünlü, önünde ise bir teyze lokma satıyor, gerçekten mükemmel tatlar. İkinci yer ise klasik bir italyan restoranı, makarna sosları süper; bruschetta'lardan muhakkak denemek lazım. Dolphin ise ilk ikisine göre daha pahalı fakat Kaş'ta yapılması farz olan rakı-balık akşamı için ideal bir seçenek, biraz tepede olduğu için tüm manzaraya hakim. Yemekten sonra Deja-vu'ya ya daMavi'ye gidip müzik dinlenilebilir ya da sıradan bir cafede oturarak manzara seyredilebilir. Geceleri eller havaya tarzı eğlence mantığı pek Kaş'a uymuyor gibi idi. Ayrıca Küçük Çakıl'daki tesisler manzaraları ile akşam için başka bir alternatif.

birkaç not daha:

-Yemeği sipariş ederken sonradan bir şey isteme ihtimaliz varsa onları da söyleyin, siparişler zaten geç geliyor, iki kez beklemeyin. Hatta en baştan hesabı da isteyin, hesap inanılmaz geç geliyor. hesabı tam para verin, para üstü de inanılmaz geç geliyor.

-Tesisler ne kadar güzel de olsa hijyen olayı oldukça kötü, çok lüks görülen yerlerde bile bardaklar çatallar pis gelebiliyor, şaşırmayın.

-Esnaf kesinlikle paragöz değil, kazıklanma ihtimaliniz zayıf, korkmayın.

-Yokuş yukarı mağazaları gezerken hamam kıyafetleri satan bir dükkana uğrayın, her fiyata uygun peştemal var ve çok güzeller.

-Tesislerde, denizde göremeseniz de alışveriş yaparken oldukça fazla İtalyanca duyuyorsunuz, sebebi meis'te zengin italyan'ların yazlık sahibi olması ve alışverişlerini Kaş'ta yapması imiş.

özet: Gidilmesi, görülmesi, yaşanması gereken; ulaşım zor olduğu ve fazla tesisleşmediği için bakir kalabilmiş akdeniz-ege sentezi bir cennet bekliyor insanı Kaş'ta.

Hiç yorum yok: