25 Eylül 2009 Cuma

Nişan bahane Tantuni şahane!!


çok nişan gördüm şu ana kadar, o kadar ilginç ki tüm etrafımdaki insanlar bu töreni yapmakta ısrarlı, benim kadar nişan gören kişi yok çevremde. Ama bu sefer başkaydı. İlk defa bnir tören için bayram tatilini yollarda geçirmeyi göze alıp şehir dışına çıkmıştım. Mersin'e Antalya'dan gitmekle istanbul'dan gitmek arasında pek fark yok, aman öğrenmeyenler öğreniversin, neyse ki Konya diye bir ilimiz var da çileye dönmedi yol. Konya-Mersin arası ise çoğu yerde belirtiliği gibi 7 saat değil, 5 buçuk saat, ya da bizim otobüs şoförü eski bir F1 pilotu, bilemedim.

Canım kadar sevdiğim bir insanla hemen hemen onunla aynı zamanlarda tanıştığım bir arkadaşımın nişanı idi, bilinçsiz de olsa vesile olunca insan kıpır kıpır olmadan edemiyor. kızımızın aman oyun havası olmasın diye seçtiği cool müzikler, damadın zaten kahveyi "orta tuzlu" severim esprisi, elimde yastık "takıları buraya takın, elbiseleri delmeyin" telaşında geçiverdi birkaç Mersin günü. Mutlu olsunlar diyeceğim de zaten dişleri nerdeyse gülerken kulaklarına değecekti bizim delilerin, ey aşk nelere kadirsin!

Allah herkese nasip etsin aşıkken hayat birleştirmeyi diyelim ve de Mersin'i anlatmaya çalışayım misafir gözüyle. Öyle anlatıldığı kadar sıcak görmedim, üstelik aylardan eylül, şans işte nişanı yaptığımız teknede resmen üşüdük. Ama son günümüzde sıcağının nasıl olabileceğini hayal ettim bu akdeniz şehrinin.
Geniş caddeler Antalya'yı andırıyor, sanırım palmiye ağaçlarının da etkisi var. Burada araba kullanan, araba kullanmayı biliyorum demeli, yok böyle geniş bir alan, trafiksiz bir cadde! Almışsın soluna denizi, sağına ağaçları, müziğini de açtın mı senden keyiflisi yok.

Eh Mersin'deyiz, tantunisiz olmaz elbette. Son tantunimi İzmir'de Karşıyaka'da yemiştim (şu Karşıyaka da artık birinci lige çıksa, neyse konu sapmasın) ve ondan sonra İstanbul'da yediklerim yavan geldi, sası geldi. Hemen not düşelim sası kelimesi tatsız gibi bir anlamda kullanılır, Antalya'da memleketimde öğrenmiştim bu kelimeyi, meğer Mersinliler de bilirmiş! Açık ekmeğe dürüm yapılmış tek bir tantuni ile doyma olasılığı yok, biri bitmeden diğerinin siparişini vermek lazım, yok böyle bir lezzet, anlaşıldı artık İzmir'de tantuni yemek de kurtarmayacak, ille uzanacağız Mersin'e. Tadamadık ama künefesi de süpermiş, eh et olan yerde künefe güzeldir, tüm etoburlar bilir bunu. Şalgama gelince, tarif lüzumsuz, tek dikişte içiveriyor insan. Türk insanı olarak Avrupalılardan farkımız bu, tuzlu içeceklerle de ferahlarız biz, ayran olur, şalgam olur içeriz. Mersin şalgamının da bir yan etkisi oldu sanırım, İstanbul'da nevizadede hazır şalgamları nasıl içeceğiz artık bakalım :(

Her Anadolu şehrine gidişimde hissettiklerimi hissettim yine, biz İstanbul'da ka-zık-la-nı-yo-ruz. Otoparka 3 tl, tantuniye 2.5 tl, şalgama 75 kuruş verince insan başka ne hissedebilir.

Çarşıda gezinirken kurutulmuş sebze, baharat dükkanlarının kokusu birbirine karışıyor, özellikle alışveriş yaptığımız dükkanda boğulacağımı sandım kokunun keskinliğinden. Burada da annemize çalıştık, kurutulmuş patlıcan, biber, nar ekşisi derken elimiz kolumuz doluverdi ama yine boşalmadı cebimiz. İstanbul'da kazandığım parayı böyle bir şehirde kazansam kral olurdum deyip durdum içimden.

Tüm esnaf, yerli halk alınan göçlerden şikayetçi, şehrin havasının değiştiğini söylüyorlar. Yorum yapabilecek kadar incelemedim durumu, ama onları da anladım aslında. İstanbul, Ankara gibi şehirlerde olmayanlar dokuları biraz değişse huzursuzlanırlar, güvensiz hissederler, sanırım öyle bir durum.

Mersin'in sahili akşam da güzelmiş, çekirdek taze, kayalıklara dalgalar hafifçe çarpıyor, denize yan dönüp oturursanız rüzgar yanaklarınızı okşuyor, insan yanımda 3 kız değil de sevgilim olmalı idi diyor ama bunun için yapacak pek bir şey yok:) yine de kız arkadaşların kıymetini anlıyor insan yeniden, birinin parmağına bakıyorsunuz ve artık bir kelepçe var. Onun gidecek olmasına mı işaret bu? Değil belki ama bencilce bir korku sardı içimi, yıllar geçmesin ve sahilde kız muhabbeti yapalım böyle her yaz diyorum. Üstelik ertesi gün kargaşaya, şehrime, işime gücüme döneceğimi bilerek...




Hiç yorum yok: