12 Ağustos 2011 Cuma

biz...

herkesin bir tanışma hikayesi var, ama yıllar önce, ama yeni. bizim tanışıklığımızın rengi sarı-kırmızı.

biz yıllardır tanışmıyoruz aslında, emre'yi ilk defa kasım 2009'da gördüm ben. ama aralık 2008'den beri de tanıyorum:)

internette tanışmıştık desem, belki basit algılanır, klasik gelir ama bizimkisi biraz farklı. bir arkadaşlık sitesi değildi, bir forum da değildi, facebook hiç değildi.

2008 yılının eylül ayında facebook'ta galatasaray sözlük açıldı diye bir duyuru gördüm, bugünlerde üye olmadığım bir facebook taraftar grubunun duvarında. nasıl bir yermiş bir bakayım dedim, az yazarlı, sade ve benim renklerimde bu sözlüğü seviverdim, hemen 10 tane entry yazıp gönderdim, üyeliğim birkaç gün içinde onaylandı.

sayımız çok azdı, o sene galatasaray futbol takımı şampiyon olmuştu (bu sözlük açıldı açılalı gün yüzü görmedik ama uğursuzluğumuza inanmaya başladık), yazılar kaliteliydi, bir kadın yazar imla/küfür vs denetlemesi yapıyordu, birkaç zaman içinde ben de bu göreve layık bulundum. o zamanlar yazar sayısı da çok olmadığından neredeyse tüm entryleri okuyor, özen gösteriyordum.  [Not: bu sözlükte halen moderatörlük yapıyorum ve orda tanıdığım herkesi ayrı ayrı çok seviyorum :) ]

bir taraftan da sözlük içinde, başka bir takıma sevdalı olup da muzipçe bizleri kızdırmak için yazı yazan yazarları ayıklamaya çalışıyorduk. işte emre ilk önce bana bunlardan biri gibi geldi, kendisini takibe aldım, sadece basketbol ile ilgili yazıyordu, varsa yoksa nba. kısa zamanda yanıldığımı anladım, galatasaray'ın bir maçı ile ilgili ince bir detayı hatırladığını gördüm bir girisinde. o noktada bir özür borçlu olduğumu düşündüm ve diyaloğumuz başladı.

aylarca sürdü bu, hatta neredeyse yıl. zaman geçtikçe yazışmalarımızın arkadaş gibi olmadığını hissettim, ama izmir'deydi emre ve askere gitmek üzereydi. gitti de, birkaç defa aradı ama aramıza ayrılık giriverdi yine de, hem de başlamadan bitmiş gibiydi.

eylül 2009'da askerden geldi, aradı. burda bahsedemeyeceğim engellerimiz vardı, olamayacak gibiydi ama oldu işte. kasım ayında buluştuk, bir daha ise ayrılık kelimesini ağzımıza bile almadık. ben hissetmiştim onun hayatımda kalıcı olduğunu.

izmir-istanbul mesafesini kısaltmak istedik hep, önümüze çok tatsız durumlar çıktı ama biz direndik. bazen o geldi, bazen ben gittim; ne yazık ki gidip gelmek çok kolay değildi bizim için. beni görenler şaşırıyordu, bu şartlarda ilişkinin gitmesi tuhaf geliyordu ama biz hiçbir zaman "bizim" yüzümüzden tartışmadık.

çok sevdiğim bir ablam "amaaan derdiniz bunlar olsun" demişti. kulağıma küpe ettim hep, bizim bizimle ilgili derdimiz yoktu, bugünler geçecekti.

bazen hüzünle bazen sevgiyle yoğurduk geçen zamanları. emre istanbul'a temelli geldi sonunda, mutluyduk. ama uzun sürmedi, yine dertler geldi ve buldu bizi, ama biz inanmaya devam ettik. çok üzüldük ama asla ben onu üzmedim, ya da o beni üzmedi, sadece hayat bizi üzüyordu hepsi bu.

2011 yılının başlaması ile sihirli bir değnek değdi bize, sanki her şey birden bire düzeliverdi sırayla. etrafımızdaki sevenlerimiz bile şaşırıyordu her şeyin yoluna girmesine.

mart ayında evlenme teklif etti bana, rumelihisarı üstünde, karlı ve fırtınalı bir günde, deli gibi üşürken içimi ısıtan bir akşam yemeğinde. hani yazışırken bir şeylerin özel olduğunu fark ettiğimiz gün var ya, işte o günün üzerinden tam 2 yıl geçmişti :)

nisan ayında aile arasında isteme, söz ve nişanı yaptık. beyaz sadece düğünde giyilir tezinin aksine bembeyaz bir elbise aldım o gün için. bizim duruluğumuza inanmıştım ve "sonunda" demiştim, beyaz giymek istedim.

her şey fazla güzel derken, annecim hastalandı, yine hüzünlere sürüklendik, ama hiç yalnız bırakmadı beni emre. bir taraftan ev ararken, diğer taraftan annemle ilgilendik.

zaten gelinlik, balayı ve fotoğraf olayını daha nişan bile yapmadan anında yoluna koymuştuk.

ben karşılıklı aşk, sevgi ve saygının eninde sonunda galip geleceğine onunla inandım.

işte bu, biz eylül'de evleniyoruz.





8 yorum:

pembe mor alg dedi ki...

zaten"biz"yüznden kavga etmemek ayakta tutuyor canım..çok hevesle okudum bak bu mim konusu olabilirdi herkesin farklı hikayesi var;)

lamore del calcio dedi ki...

teşekkürler :)

haklısın güzel mim olurmuş bundan, ama sanki benzer bir mim görmüştüm ben:)

gelinyolu dedi ki...

ne güzel yazmışsın, yüzümde bir tebessüm bıraktı :)

Unknown dedi ki...

canım ne kadar güzel anlatmışsın... çok duygulandım okurken, bloğunu yeni keşfettim, takibindeyim canım...evlilik hazırlıklarını heyecanla izleyeceğim...sevgiler

http://gozdenin-gozunden.blogspot.com/

lamore del calcio dedi ki...

gelinyolu; çok teşekkür ederim canım, gerçekten de duygusal bir dönemmiş bu dönem, anladım:)

gözde'nin gözünden;
bloğuma hoş geldin, ben de senin bloğunu takibe alacağım hemen :) sevgiler

tubitos dedi ki...

canım ne heyecanlı bir hikayeniz varmış. hayat ne garip hayat arkadaşımızın nerde karşımıza çıkacağı hiç belli olmuyor gerçekten. o kadar güzel yazmışsınki gülümsedim okurken

fuly dedi ki...

çocukluuğundan beri tutkuyla bağlandığın renkler... birgün tutukuyla seveceğin biriyle aranda bağ olacakmış meğer :) herkesin bi hikayesi var sözü boşa değil... hep mutlu olun ;)

lamore del calcio dedi ki...

fuly,

teşekkürler:) aynı dilekleri diliyorum senin için de...